30 Kasım 2016 Çarşamba
ESKİ BİR TALAS
Talas, Ali Dağı'nın yanı başında tarih ve doğanın bütünleştirdiği bir yerdedir. Doğal güzelliklerini tarihi mekanlarla bütünleştirince asırlardır şehrin en gözde mekanı olma özelliğini taşımaktadır. Çevresindeki eski yerleşim yerleriyle bilinen Talas, Selçuklular zamanında kurulmuş olmasıyla bilinir. Eski Talas'ta ne kadar çok Ermeni yaşamış olsa da aslında Türkler tarafından yapılmıştır.
26 Kasım 2016 Cumartesi
KAYSERİ'NİN GÖZBEBEĞİ
Türkiye'nin yüzölçümü en büyük meydanı Kayseri'nin Cumhuriyet Meydanı'dır. Toplam 110 bin metrekare büyüklüğünde olan Cumhuriyet Meydanı'nda 15 adet de tarihi eser bulunmaktadır. Büyük bir tarihi ve kültürü içinde yaşatan Kayseri'nin meydanı oldukça büyüleyici ve görkemli.

20. yüzyıl başında II. Abdülhamit zamanında tüm büyük şehirlerde birer saat kulesi yapılması için ferman yayınlamıştır. Kayseri Saat Kulesi de bu fermanın sonucu olarak 1906 yılında inşa edilmiştir.

Şehir merkezinde, Kayseri surları ve kalesi geniş bir alana sahiptir. Roma İmparatoru III. Gordianus zamanına (M.S 238-244) ait sikkelerdeki bilgilere göre bu tarihte Kayseri'de surların inşa edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bizanslılar döneminde Justinian (6. yy) şehri koruyabilmek için esas suru daraltmıştır.

20. yüzyıl başında II. Abdülhamit zamanında tüm büyük şehirlerde birer saat kulesi yapılması için ferman yayınlamıştır. Kayseri Saat Kulesi de bu fermanın sonucu olarak 1906 yılında inşa edilmiştir.
Şehir merkezinde, Kayseri surları ve kalesi geniş bir alana sahiptir. Roma İmparatoru III. Gordianus zamanına (M.S 238-244) ait sikkelerdeki bilgilere göre bu tarihte Kayseri'de surların inşa edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bizanslılar döneminde Justinian (6. yy) şehri koruyabilmek için esas suru daraltmıştır.

22 Kasım 2016 Salı
UÇMAK ÖZGÜRLÜKSE HADİ ATLAYALIM
Hepimizin bildiği gibi 'Paraşütle atlama' Fethiye Ölüdeniz Babadağ üçlüsü ile bilinir. Ancak az bilinen hatta Kayseri dışında yaşayan çoğu insanın bilmediği gibi Kayseri Ali Dağı'nda da bu sporun gerçekleştirildiğidir.
Ali Dağı rakımı 2000 metredir. Babadağ kadar yüksek olmasa da uçmaya ve kendinizi özgür hissetmeye yetecek derecede yüksektir en azından. Uçuşlar tandem olarak yapılır yani çift kişilik bir uçuş. Sizi tecrübeli bir pilot eşliğinde gökyüzüne yolcu eder. Uçacak olan yolcu 35 ile 100 kg arasında olmalıdır. Hava uçuşa müsait olmalıdır ve uçuşlar genellikle sabahın ilk saatleri yani güneş doğarken ve akşamüzeri yani güneş batarken yapılır.

Nasıl uçulacağını eğitmenler sizi hazırlarken anlatır ama ben biraz bahsedeyim. Kayseri'ye geldiğimde paraşütle atlama yapıldığını öğrendim ve bu heyecanı bende yaşamak istedim. Havanın güzel, uçuşa müsait olduğu bir pazar günü (akşamüstü) uçuşa hazırlandım. Ali Dağı'nın tepesine çıktık ve gerekli güvenlik tedbirleri alındıktan sonra ne yapmamız gerektiğini anlattılar. Paraşütün havalanması için bizim dağdan aşağıya doğru koşmamız gerekti. Önde yolcu olduğu için bizim hızlı koşmamız ve takılmamamız çok önemli. Birkaç adım attıktan sonra ayaklarınız yerden kesildiyse artık yapmanız gereken birşey kalmamış demektir. Uçmanın, bir kuş kadar özgür, kanatsız olmanın tadını çıkarabilirsiniz.

Ayrıca Kayseri'de uçmanın ve Ali Dağı'nın zirvesinde olmanın en güzel yanı da Erciyes manzaralı ve günbatımı eşliğinde doyasıya bir huzura yolculuk etmekti.
Ali Dağı rakımı 2000 metredir. Babadağ kadar yüksek olmasa da uçmaya ve kendinizi özgür hissetmeye yetecek derecede yüksektir en azından. Uçuşlar tandem olarak yapılır yani çift kişilik bir uçuş. Sizi tecrübeli bir pilot eşliğinde gökyüzüne yolcu eder. Uçacak olan yolcu 35 ile 100 kg arasında olmalıdır. Hava uçuşa müsait olmalıdır ve uçuşlar genellikle sabahın ilk saatleri yani güneş doğarken ve akşamüzeri yani güneş batarken yapılır.

Nasıl uçulacağını eğitmenler sizi hazırlarken anlatır ama ben biraz bahsedeyim. Kayseri'ye geldiğimde paraşütle atlama yapıldığını öğrendim ve bu heyecanı bende yaşamak istedim. Havanın güzel, uçuşa müsait olduğu bir pazar günü (akşamüstü) uçuşa hazırlandım. Ali Dağı'nın tepesine çıktık ve gerekli güvenlik tedbirleri alındıktan sonra ne yapmamız gerektiğini anlattılar. Paraşütün havalanması için bizim dağdan aşağıya doğru koşmamız gerekti. Önde yolcu olduğu için bizim hızlı koşmamız ve takılmamamız çok önemli. Birkaç adım attıktan sonra ayaklarınız yerden kesildiyse artık yapmanız gereken birşey kalmamış demektir. Uçmanın, bir kuş kadar özgür, kanatsız olmanın tadını çıkarabilirsiniz.
Ayrıca Kayseri'de uçmanın ve Ali Dağı'nın zirvesinde olmanın en güzel yanı da Erciyes manzaralı ve günbatımı eşliğinde doyasıya bir huzura yolculuk etmekti.
Etiketler:
Ali Dağı,
gopro,
kayseri,
özgürlük,
Paraliding,
Talas,
Tandem,
uçuş,
Yamaç Paraşütü
10 Kasım 2016 Perşembe
ATATÜRK'ÜN İZLERİ..
Hiçbir ölüm bu kadar ölümsüz olmamıştı...
Ve insan hayatında hiç görmediği ama bütün kalbiyle minnet duyduğu, şimdiye kadar gelmiş geçmiş en büyük lidere böyle büyük bir sevgi besleyebilirdi. Fakat varlığının sevincini doyarak yaşayamadan yokluğunun acısıyla yaşıyordu bu millet. Varlığıyla değil bizlere bıraktıklarıyla yaşamamız gerektiğini söyleyen ileri görüşlü bir önderin bugün ölümünün 78. yıl dönümü. İçimizdeki sevgisini anlatmaya kelimeler yetmediği gibi acısını da anlatmaya kelimeler yetmez..
Bu yüzden yazının devamında Atatürk'ün Kayseri'ye geldiği sırada kaldığı evden ve burada bıraktığı izlerden söz etmek isterim.
Atatürk Heyet-i Temsiliye Reisi olarak 19 Aralık 1919'da Kayseri'yi teşriflerinde bu evde misafir olarak kalmıştır.

19. yüzyıl sonunda Raşit Ağa tarafından ev olarak yaptırılan bina, Cumhuriyet Mahallesi'nde bulunmaktadır. Kesme taşlardan inşa edilmiş ve iki katlıdır. Tavanı ahşap işlemelidir.
Milli Mücadele yıllarında, yanındaki arkadaşları ile birlikte 20 Aralık 1919 Cuma günü Kayseri'ye gelen Atatürk, Kayserililer tarafından coşkuyla karşılanmış, dönemin en gösterişli konağı olan İmamzade Raşit Ağa'nın evinde misafir edilmişlerdir. Kayserililerle bu evde görüşmeler yapmış, geceyi konakta geçirdikten sonra 21 Aralık 1919 sabahı Kayseri'den ayrılmışlardır.
Ve insan hayatında hiç görmediği ama bütün kalbiyle minnet duyduğu, şimdiye kadar gelmiş geçmiş en büyük lidere böyle büyük bir sevgi besleyebilirdi. Fakat varlığının sevincini doyarak yaşayamadan yokluğunun acısıyla yaşıyordu bu millet. Varlığıyla değil bizlere bıraktıklarıyla yaşamamız gerektiğini söyleyen ileri görüşlü bir önderin bugün ölümünün 78. yıl dönümü. İçimizdeki sevgisini anlatmaya kelimeler yetmediği gibi acısını da anlatmaya kelimeler yetmez..
Bu yüzden yazının devamında Atatürk'ün Kayseri'ye geldiği sırada kaldığı evden ve burada bıraktığı izlerden söz etmek isterim.
Atatürk Heyet-i Temsiliye Reisi olarak 19 Aralık 1919'da Kayseri'yi teşriflerinde bu evde misafir olarak kalmıştır.

19. yüzyıl sonunda Raşit Ağa tarafından ev olarak yaptırılan bina, Cumhuriyet Mahallesi'nde bulunmaktadır. Kesme taşlardan inşa edilmiş ve iki katlıdır. Tavanı ahşap işlemelidir.
Milli Mücadele yıllarında, yanındaki arkadaşları ile birlikte 20 Aralık 1919 Cuma günü Kayseri'ye gelen Atatürk, Kayserililer tarafından coşkuyla karşılanmış, dönemin en gösterişli konağı olan İmamzade Raşit Ağa'nın evinde misafir edilmişlerdir. Kayserililerle bu evde görüşmeler yapmış, geceyi konakta geçirdikten sonra 21 Aralık 1919 sabahı Kayseri'den ayrılmışlardır.
Atatürk'ün kaldığı oda ikinci katta ve evin güney doğusundadır.
Kayseri Atatürk Evi Müzesi, yapılan düzenleme çalışmalarının ardından 1986 yılında ziyarete açılmıştır. Tarihi konak, Gayri Menkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu'nun aldığı bir kararla korunması gerekli eski eserlerden sayılmıştır.
Şu anda tadilat nedeniyle ziyarete kapatılmasından dolayı elimizde evin içine ait detaylı fotoğraflar mevcut değildir.
1 Kasım 2016 Salı
KAYSERİ’DE BİR DOĞA HARİKASI: KAPUZBAŞI ŞELALELERİ
Hepimizin bildiği ya da bildiğini sandığı şeyler vardır. Bir Egeli'nin Ege'yi, Karadenizli'nin Karadeniz'i, İç Anadolulu'nun İç Anadolu'yu çok iyi bildiğini sanması gibi...
Mesela ben Kayseri'ye gelene kadar Kayseri'yi kurak bir yer sanırdım. Tamam şu doğru tabii burada deniz yok. Fakat burada bulunan barajlar ve hatta Kayseri'nin merkezine 165 km, Kayseri'nin Yahyalı ilçesine 80 km uzaklıktaki, Adana ilçelerine 40 km uzaklıkta bulunan Kapuzbaşı Şelalelerinin Aladağlar Milli Parkı sınırları içerisinde yer aldığını biliyor muydunuz?
Belki biliyordunuz belki de yeni öğrendiniz ya da biliyordunuz ama daha gitmediniz.
Ben bilmiyordum ta ki buraya gelene kadar. Açıkçası Türkiye'nin en büyük, dünyanın 2. en yüksek şelalesini bilmediğim için kendimi ayıpladım. Neyse ki bu devasa, 76 metre yükseklikten akan ve 7 şelaleden oluşan doğal güzelliğimizi görme şerefine eriştim ve tabi sizlerin de görmesini isterim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)